Elcevap: On Dokuzuncu Söz’de beyan edildiği ve sair Sözler’de ispat edildiği gibi
KUR’AN,
- Şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi ve
- Âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi ve
- Şu âlem-i gayb ve şehadet kitabının müfessiri ve
- Zeminde ve gökte gizli esma-i İlahiyenin manevî hazinelerinin keşşafı ve
- Sutûr-u hâdisatın altında muzmer hakaikin miftahı ve
- Âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı ve
- Şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifatat-ı ebediye-i Rahmaniye ve hitabat-ı ezeliye-i Sübhaniyenin hazinesi ve
- Şu İslâmiyet âlem-i manevîsinin güneşi, temeli, hendesesi ve
- Avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası ve
- Zat ve sıfât ve esma ve şuun-u İlahiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı kātı’ı, tercüman-ı sâtıı ve
- Şu âlem-i insaniyetin mürebbisi ve
- İnsaniyet-i kübra olan İslâmiyet’in mâ ve ziyası ve
- Nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi ve
- İnsaniyeti saadete sevk eden hakiki mürşidi ve hâdîsi ve
- İnsana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubudiyet, hem bir kitab-ı emir ve davet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem bütün insanın bütün hâcat-ı maneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi’ bir kitab-ı mukaddestir.
- Hem bütün evliya ve sıddıkîn ve urefa ve muhakkikînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, her birindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve her bir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüphane hükmünde bir kitab-ı semavîdir.
İkinci Cüz ve tetimme-i tarif:
KUR’AN
- Arş-ı a’zamdan, ism-i a’zamdan, her ismin mertebe-i a’zamından geldiği için,
- On İkinci Söz’de beyan ve ispat edildiği gibi KUR’AN,
- Bütün âlemlerin Rabb’i itibarıyla Allah’ın kelâmıdır.
- Hem bütün mevcudatın İlahı unvanıyla Allah’ın fermanıdır.
- Hem bütün semavat ve arzın Hâlık’ı namına bir hitaptır.
- Hem rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir.
- Hem saltanat-ı âmme-i Sübhaniye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir.
- Hem rahmet-i vâsia-i muhita nokta-i nazarında bir defter-i iltifatat-ı Rahmaniyedir.
- Hem uluhiyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bazen şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır.
- Hem ism-i a’zamın muhitinden nüzul ile arş-ı a’zamın bütün muhatına bakan ve teftiş eden hikmet-feşan bir kitab-ı mukaddestir.
Ve şu sırdandır ki “Kelâmullah” unvanı kemal-i liyakatle Kur’an’a verilmiş ve daima da veriliyor.
Kur’an’dan sonra sair enbiyanın kütüb ve suhufları derecesi gelir.
Sair nihayetsiz kelimat-ı İlahiyenin ise bir kısmı dahi has bir itibarla, cüz’î bir unvan ile hususi bir tecelli ile cüz’î bir isim ile ve has bir rububiyet ile ve mahsus bir saltanat ile ve hususi bir rahmet ile zahir olan ilhamat suretinde bir mükâlemedir. Melek ve beşer ve hayvanatın ilhamları, külliyet ve hususiyet itibarıyla çok muhteliftir.
Üçüncü Cüz:
KUR’AN,
- Asırları muhtelif bütün enbiyanın kütüblerini ve
- Meşrepleri muhtelif bütün evliyanın risalelerini ve
- Meslekleri muhtelif bütün asfiyanın eserlerini icmalen tazammun eden ve
- Cihat-ı sittesi parlak ve evham ve şübehatın zulümatından musaffâ ve
- Nokta-i istinadı, bi’l-yakîn vahy-i semavî ve kelâm-ı ezelî ve
- Hedefi ve gayesi, bilmüşahede saadet-i ebediye;
- İçi, bilbedahe hâlis hidayet;
- Üstü, bizzarure envar-ı iman;
- Altı, biilmelyakîn delil ve bürhan;
- Sağı, bi’t-tecrübe teslim-i kalp ve vicdan;
- Solu, biaynelyakîn teshir-i akıl ve iz’an;
- Meyvesi, bihakkalyakîn rahmet-i Rahman ve dâr-ı cinan;
- Makamı ve revacı, bi’l-hadsi’s-sadık makbul-ü melek ve ins ü cânn bir kitab-ı semavîdir.
Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi
Bediüzzaman Said Nursî